Aydın’da son günlerde en çok konuşulan isimlerden biri olan Didimli Süryani İşadamı Ahmet Orak, göreve geldikten 10 gün sonra meclis kararı bile olmadan rakibi Mümin Kamacı’yı desteklediği için inşaatını mühürleyen Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’a sert yüklendi.
Daha önce inşaatın mühürlenmemesi karşılığında kendisinden 700 bin TL rüşvet istediğini iddia eden ve bu iddiasını suç duyurusunda bulunarak yargıya taşıyan Süryani İşadamı Ahmet Orak kendisine yapılan haksızlığa karşı başlattığı hukuk mücadelesini kazanmasının ardından yaptığı açıklamalarla da gündem yarattı.
Süryani İşadamı Orak gündem yaratacak bu açıklamalardan birini de www.aydingundem.net’e yaptı.
Son günlerde Aydın’ın en çok konuşulan ismi olan işadamı Ahmet Orak, kendisine ve firmasına karşı kişisel siyasi husumet nedeniyle büyük bir haksızlık yaptığını belirttiği CHP’li Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın kendisinin gözünde “Bir vatan haininden” farksız olduğunu söyledi.
Başkan Atabay’ın sadece yerel seçim sürecinde yaşanan siyasi çekişmeler sebebiyle kendisini ve firmasını hedef aldığını ve bunun sonucunda göreve gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden ilk iş olarak firması tarafından yapılan tüm ruhsatları alınmış inşaatları yasalara aykırı şekilde mühürlemek olduğunu belirten İşadamı Ahmet Orak, “Benim bu güne kadar yasalara uygun olmayan hiçbir girişimim, yatırımım veya teşebbüsüm olmadı. Her şeyi hukuka uygun şekilde yaptım ve bunun için gayret sarf ettim. İki yıldır kamuoyunun da bilgisi dahilinde yürüttüğüm hukuk mücadelesinin hem tarafıma hem firmamıza karşı Başkan Atabay tarafından yapılan kasti haksızlık karşında haklılığım verilen Danıştay Kararı ile ortaya çıkmış ve yargı tarafından tescillenmiştir. Yargının bu tescili sadece benim haklılığımı değil Didim Belediye Başkanı’nın tarafıma ve firmamıza karşı yaptığı haksızlığın da tescilidir” dedi.
“DENİZ ATABAY DEVLET HAİNİDİR..”
Ahmet Orak, Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın siyasi kininin kendilerine, Nehirsan firmasına ve ortaklarına maddi ve manevi çok büyük zararlar verdiğini kaydederken bu zararın ülke içinde büyük bir kayıp olduğunu söyledi. Maddi manevi kayıplarının 40-50 milyon TL olduğunu belirten Ahmet Orak, “Devlete kurşun sıkmakla, devlete bomba atmakla zarar verenler vatan haini ise devleti zarara uğratanlar vatan haini değil mi? Devletin bünyesinde, devletin kurumlarında çalışan kişiler veyahut devletin görevlendirmiş olduğu kişiler zarar verdikleri zaman devlet haini olmuyor mu? Onlar da devlet hainidir bana göre. Bu gün Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay da benim gözümde devlet hainidir” diye konuştu.
“RUHSATLARIMIZI NİYE İPTAL ETTİLER?”
Ahmet Orak yaşanan süreci anlatırken şöyle konuştu:
“Deniz Atabay görev gelir gelmez ruhsatlarımızı iptal etti. Niye iptal etti? Benim ortaklarım Süryani olduğu için mi? Ben Mardinli olduğum için mi? Demek ki bunlar bir adet haline getirmişler. Irkçılık var, rüşvet var. Çünkü gece yarısı baskını yaptılar. Ercan Atasoy ve zabıtalar ile birlikte bizden para talep ettiler. Biz vermeyince 4-5 gün sonra ruhsatımızı iptal ettiler. Ruhsatımızı iptal edince biz kime gideceğiz? Yargıya gideceğiz. Kime gideceğiz? Belediyeye gideceğiz. Her ne hikmetse Belediyeye her gidişimizde bunlar kendi aralarında toplantı yaparak, bir Deniz Atabay Belediye Başkanı iki Gökmen Karataş CHP İlçe Başkanı, CHP’den seçilmiş meclis üyeleri Sinan Ceyhan, Ahmet Yılmaz, Ercan Atasoy, Salih Bankoğlu hep beraber bize bakarak ‘Biz ölmeyi de göze aldık, tazminat ödemeyi de’ dediler. Ben sorduğumda, ‘Biz kelleyi koltuğa bırakmışız, siz burada iş yapamazsınız, yok AK Parti’lisiniz, siz AK Parti’nin yanında yer almışsınız sizin yüzünüzden neredeyse biz seçimi kaybedecektik’ gibi ağza alınmayacak laflar kullanarak bizimle dalga geçtiler.”
“DİDİM’E İHANET ETTİ..”
Yerel seçimlerden önce Elektrik Mühendisi Ercan Atasoy ve Mimar Sinan Ceyhan’a proje vermedikleri için bu olayın başlarına geldiğini ifade eden ve tüm yaşananların buradan kaynaklandığı kaydeden Ahmet Orak, “Deniz Atabay gerçekten Didim’e ihanet etti. Bizim burada yatırımlarımız bir tek 50 milyon TL değildi. Süryani ortaklarım ve Avrupa’da olan İsveçli ve Alman işadamları ile Didim’de 120 milyon Euro’luk yatırımlarımız olacaktı. Bu kasıtlı olay Süryanilerin yapacağı yatırımın iptaline de neden olmuştur. Süryaniler Didim’e yapacağı bir özel okul, 800 yataklı iki büyük otel ve bir özel hastane projesinden vazgeçmiştir. Bu hem Didim hem de Türkiye ekonomisi için kayıptır ve 400 milyon TL’lik bu kayıplara Belediye Başkanı Deniz Atabay neden olmuştur. Bizim amacımız Didim’e faydalı olmak. Biz buraya gelip Didim’de bir atom santralı kurmadık, bir hidroelektrik santralı kurmadık, Didim’e zarar verecek eylemlerde bulunmadık. Biz burada işadamıyız. Biz devletimize, milletimize, devletin kurumlarına güvenmeyeceksek kime güvenelim. Adam diyor ki, ‘ben ölmeyi göze aldım.’ Sen buraya hizmet etmeye mi geldin yoksa külhanbeylik yapmaya mı geldin? Süryani metropoliti (ruhani) ruhsat iptalinden sonra Didim’e geliyor kapısında 4,5 saat beklettikten sonra içeri alıyor. Diyor ki; ‘Kardeşim. İşte mahkeme orada gidin hakkınızı mahkemede arayın bu ilk ve son görüşmemiz olsun..’ Bir belediye nedir? Belediye çözüm mercii değil midir? Burada 5-6 kişilik çete, CHP Didim Yönetimi bizi karşılarına hedef almışlar ve bilinçli olarak bizi buradan sürmek istemektedir. Yani burada hem bölgesel hem dinsel etnik ayrımcılık yapılmakta bir insanlık suçu işlenmektedir. Bir tek işimizi engellememişler aynı zamanda bize ırkçılık yapmışlardır. Soruyorum niye bir Didimli’nin, bir Muşlu’nun, Diyarbakırlı’nın, İzmirli’nin ruhsatı iptal edilmedi? Niye biz? Bize yapılan ve kabul edilmesi asla mümkün olmayan bu haksızlığa rağmen biz Süryani azınlık devletimize ve adaletimize güvenmiş, adalet mülkün temelidir demişiz ve sonuçta kazandığımız hukuk savaşı adaleti tecelli ettirmiştir” diye konuştu.
“BİZ DEVLETE GÜVENİYORUZ…”
Haklarını devlette aradıklarını ve yargının da kendilerini haklı bulduğunu sözlerine ekleyen Ahmet Orak, Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın Danıştay Kararı’nı tanımadığını ve karara uymamakta direndiğini belirtirken şöyle konuştu:
“Biz bu eyleme adalete karşı durmak diyoruz ve adaleti göreve davet ediyoruz. Bu anlamda kararın aynısını Belediye Başkanlığı’na verdikten sonra Didim Başsavcılığı’na da ilettik. Adalet istiyoruz ve bekliyoruz. Bunun karşısında yer alan kim olursa olsun, isterse adaletin yetkilisi olsun bu uygulamayı ciddiye almayan o bile olsa onu da adalete iletmeyi görev biliyoruz. Bu nedenle Kararı ciddiye almayan Didim Cumhuriyet Başsavcısını da adalete şikâyet ettik. Bu bizim adalete olan inancımızı gösterir. Mücadelemiz adalet ve hakkaniyet adına, adaletin gösterdiği yolda devam ediyor, edecektir. Gerekirse Aydın Valiliğinden sonra Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na kadar bu yolu taşıyacağız. Adaletin aydınlatmaya başladığı bu yolun gelişinden çekinenler başta Belediye başkan yardımcısı Ercan Atasoy ve bazıları istifa ettiler. İstifalar belki belediye başkanına kadar uzanacak ama bu adaletin yerine geldiği anlamını taşımaz. Biz yapılması gereken hukuksal eylemleri sonuna kadar gerçekleştireceğiz.”
“ZARARI ÖDETECEĞİZ…”
Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın kendilerine ve Nehirsan firmasına verdiği zararın tazmini içinde davaları açacaklarını kaydederken, Başkan Deniz Atabay’ın üzerinde ne kadar mal varlığı varsa kaçırdığını ifade etti. Ahmet Orak, Didim Belediyesi’nin kendilerine verdiği zararı ödemek durumu ile karşı karşıya kalacağını ifade ederken, “Şimdi bunun devlete ne faydası oldu, Didim’e ne faydası oldu? Didim esnafı, Didim ekonomisi, ülke ekonomisi kasıtlı bir şekilde yapılan uygulamadan büyük zarar gördü. Didim Belediye Başkanı devletin gücünü sanki kendi gücüymüş gibi görüyor. Seçimlerde Süryaniler üzerinden siyaset yapan Ahmet Deniz Atabay ‘dokunulmayanlara dokunacağız’ demiş ve dediğini yapmıştır. CHP’li Didim Belediyesi’nde yönetim zafiyeti vardır. Bizden olan bizden olmayan diye çoğu işadamı engellenmiş, önü kesilmiştir. Hiçbir hukuksuz eylem içinde olmayan biz Süryaniler kamuoyuna karşı suçlu ilan edildik. Belediyelerin görevi Alevi, Sünni, Kürt demeden AK Parti’li, CHP’li, MHP’li ve diğer siyasi parti ayrımı yapmadan homojen bir yapıyla hizmet etmektir. Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın bizlere ve firmamıza verdiği tüm zararlar yine açılacak davalarla adalet yolundan ayrılmadan zararı verenlerden tazmin edilecektir. Bizim bu ülkede hakkımız hukukumuz yok mu? Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay devleti zarara uğratmıştır, yaptıkları da hukuken karşılıksız kalmayacaktır” dedi.
BUNDAN SONRAKİ SÜREÇ..
Ahmet Orak Danıştay’ın verdiği karardan sonra yeniden inşaatlara başlayacaklarını kaydederken Avrupa’daki ortaklarla yeniden bir araya gelerek projelerini gerçekleştirmek için yeni adımlar atacaklarını söyledi. Şöyle dedi:
“Bizim amacımız istihdam yaratmak, ülke ekonomisine katkıda bulunmaktır. Yurtdışındaki Süryani dostlarımızı ülkeye çekmektir. Bizim çabamız ülkemize milletimize faydalı olmaktır. Allah kimseyi vatansız, yurtsuz etmesin, sahipsiz bırakmasın. Ama Belediye Başkanı Deniz Atabay, Genel Başkanı aramasına rağmen sorunu çözmedi. Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na atfen ‘O zat gelsin yazılı bir belge versin ben bu problemi çözeyim’ dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcılarına konumuzu defalarca iletmemize rağmen sorun yine çözülmedi. Sayın Kılıçdaroğlu sorunu çözmek için Almanya’da söz vermesine reğmen sözünü tutmadı. Artı Akif Hamzaçebi, Bülent Tezcan’ı da aramışız, genel başkan yardımcıları dahil herkes bu olaya duyarsız kaldı. Özellikle Akif Hamzaçebi ve Bülent Tezcan kulaklarını tıkadılar olaya duyarsız kaldılar. Bu olayla ilgilenen Durdu Özpolat elinden geleni yaptı ama karşısındaki belediye başkanı adam değil ki! Adamlığını gösteremedi. Devletin vermiş olduğu gücü kullanarak bize karşı kabadayılıktan başka bir şey yapmadı. Yani bir belediye başkanı ekmek vermesi gerekir, ekmeğe mani olarak değil. Yüreği varsa yiğitse istihdam yaratsın, verecekse ekmek versin. Ama bizim Didim’de çalıştırdığımız 300 kişi işsiz kaldı. Biz bu insanlara ekmek veriyorduk. Kimsenin ekmeğini elinden almıyorduk. Ben bu konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımıza mektup yazdım, Başbakanımıza mektup yazdım. İnanın CHP Genel Merkezine 20 sefer gittim. Görüşmediğim başkan yardımcısı kalmadı. Ruhsatımızın iptal edildiği yetmiyormuş gibi bir de emniyete şikâyet edilerek bürolarımıza baskın yapıldı. Bu zulüm değil de nedir? Niye bürolarımıza baskın yaptırıyorsunuz? Sormak lazım. Ben burada kaçakçı mıyım? Terör üyesi miyim? İllegal bir iş mi yapıyorum? Demek ki burada ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde olan birçok devlet kamu kurum görevlileri bu işin içinde.”