Gündem olabildiğince hızlı..
Görevden alınan belediye başkanı alınacak ve operasyon yapılacak diğerlerinin konuşulanları…
Her yerinden gündem fışkırıyor güzel ülkemin enteresan günlerinde.
Bazen soruyorum kendime,
Bunca olan biten arasında neler gelip geçiyor ve ne gerçekler çıkıyor gün ışığına da bildiğimiz onca gerçekler apaçık bir yalan gibi kalıyor, onca yaşanmışlığın ortasında…
Mesela geçen haftanın hit konusuydu Reza Sarraf savunmaları…
Ülkenin 15 yıllık iktidarına ağır söylemler iddialar.
Muhalefetteki herkes bir tarafından tutuyordu..
Amerika’da ki tiyatro mahkemesinin figüranlarının söylemlerini, hatta Türkiye’deki siyasi ikballerini okyanus ötesinden çıkacak karara bağlayanlar bile yok değildi. Amerika, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir darbe vuracak ve yılların iktidar acizliği bitecekti aciz bir bakış açısıyla..
Sonuç tabi ki hüsran.
Hemen akabinde tiyatro mahkemesinde suçsuz bulunmak için “her yalanı söylerim” diyen bir suçlu, hücresinde rüşvet ve taciz iddialarının konuşulduğu bir mahkeme halini aldı, iktidar düşmanları yine de umudunu kaybetmedi.
“Biz inanıyoruz Amerika bunun hesabını soracak” diye konuşuyorlardı sessiz ve derinden. Tabi kendi aralarındaki Amerika sempatisi ilk meyvesini verdi.
Tiyatro mahkemesi suları durulmadan bomba gibi bir açıklama ABD Başkanı’ndan:
“Kudüs İsrail’in başkentidir..”
Bu ortamda hiç beklemedikleri yerden gol yiyen Amerika sevicileri ne olduğunu şaşırdı.. Ne yapsınlar..
Teknecilikte bir terim vardır, “tornistan..”
Bu terime uygun olarak hemen bir tornistan yapıp Kudüs sever oldular.
Bir anda ne açıklamalar, ne açıklamalar.
Sonuç mu? Koca bir mağlubiyet..
Zaten en büyük sorunu da bu değil mi muhalefetin? Başındayız dendiği halde arkasında durulmayan söylemler.
Reza savunması bir gol..
Amerika’nın Kudüs açıklaması başka bir gol..
Nasıl toparlayacağını bilemeyen muhalefet her geçen dakika tribünlere oynamanın değil, topu taca atmanın derdine düştü.
Tam bu esnada soylu bir bakan çıktı ortaya dedi ki, “Sen bittin Kemal..”
Eleştirenler oldu. “Tehdit ederek ülke yönetilmez” diyenler oldu.
Peki soruyorum:
Siz iftira atarken, her türlü kumpasla ülkeyi yönetenleri elin Amerikalılarına güvenerek iftira atarken, etik siyaset oluyor da İçişleri Bakanı “biz bunun hesabını sorarız” deyince mi suç ve günah oluyor?
Neyse ki çok geçmeden millet bu söylemin ardında yatan sebebi anladı.
Elinde kağıtlarla kalkıp TBMM’de hesap soran Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolsuzlukla mücadeleyi kendi partisinden başlaması gerektiğine işaret ettiğini anladığında açıklamaların sebebi ortaya çıkmış oldu.
Kardeşim ne yolsuzluk, ne yolsuzluk..
Ne tarafından tutsan ortalık yerle yeksan..
Ataşehir Belediye Başkanı hakkında İçişler Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada milyonlar havada uçuşuyor..
Yolsuzluk ve hırsızlık arşı alaya varmış.
Konu kapanır gibi oluyor hemen ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan bir açıklama daha. “Daha bitmedi, turpun büyüğü heybede” diyor.
Nereden bilsin gariban halk, CHP’de birçok belediye bulaşmış onca hırsızlık dediklerinin ortaya çıkanın yanında solda sıfır kalacağını.
Hemen ertesinde İstanbul CHP İl Başkanı’ndan bir açıklama..
“Aydın, Adana, Ankara, İzmir ve İstanbul’da belediyelere operasyon hazırlığı var bu operasyonlar siyasidir..”
E be çıkma akıllı. Demek ki devlet size söyledi. “Bak bu belediyelerinizde yolsuzluk var gereğini yapın..” Siz de yapamamışsınız niye şimdi “operasyonlar siyasidir” diyerek ağlıyorsunuz?
* * *
Neyse biz biraz yerele dönelim.
Bu açıklamalar ardından Aydın’da büyük bir sessizlik.
Neden?
Çünkü operasyon beklenilen şehirlerden biri de Aydın.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi soylu bakan da iki gün sonra Aydın’da..
Eeeeee “ne olacak bu işin sonu” diye kukuman kuşu gibi düşünenler, ağlamaklı ses tonu ile “vallah benim bir suçum günahım yok” modu içindeler.
Hep söylüyorum ya, “yemezler be ablam yemezler..”
FETÖ’nün Gazetesi’ne yüz binlerce lirayı veren sen, Erkan Karaarslan’ı getirip danışmanın yapan sen, (Not: Her ne kadar, ‘ben aldıkları bir ihale sonucunda tanıştım’ dese de Aydın’a nasıl geldiğini, nasıl çalışmaya başladığını bir başka yazıda anlatacağım), Erkan’ın birlikte kitap yazdığı, beraber çalıştığı tüm isimleri getirip belediyede üst düzey bürokrasiye atayan sen, bürokraside ve siyasi alanda tüm FETÖ iltisaklı kişilerle iş çeviren sen, yetmezmiş gibi FETÖ’nün siyasi rantından fayda sağlamaya çalışıp siyasi manevra yapan yine sen…
Şimdi tüm bunları yapıp millete hesap vermezken, bu yapılanların hesabını soracak olan, tüm samimiyetiyle hesap soran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu mu suçlu olan?
Sen her türlü naneyi ye, “soruşturulacak, hesabı sorulacak” dendiği zaman bütün devlet tükaka… Görürsem söylerim be ablam..
13 Aralık Çarşamba günü Aydın’a gelecek olan Sayın İçişleri Bakanı’na ve hükümet yetkililerine açık çağrımdır. Aydın BŞB'de her şey araştırılsın, içinde suç unsuru taşıyan her kim hangi eyleme karıştıysa gerekli müdahale yapılsın. Soyadının anlamının gerektirdiği gibi; Soylular Yolsuzlara Hak ettiği Cevabı Versin…
Gözlerinizden öpüyorum..