1994 yılında ANAP’tan Aydın Belediye Başkanı seçilen ve yaptığı hizmetler ile iz bırakan Belediye Eski Başkanı Hüseyin Aksu, iki belediye başkan yardımcısının CHP’li olduğuna dikkat çekerek “CHP’nin sosyal demokrat bir parti olmadığını” şöyle anlatıyor.
İŞTE AKSU’NUN ÇOK KONUŞULACAK YORUMU
“ANAP’tan seçildiğim Belediye Başkanlığında kurduğumuz sosyal sistemlerden binlerce insan yararlanıyordu. Okula gitme ve üniversite okuma imkânı olmayan binlerce evladımızı okutmak başta olmak üzere, hazırladığımız “Sosyal Kent” Projesi ile her hanenin içindeydik. Kimsenin ruhu duymadan “İhtiyacı olan” herkesi tek tek tespit ettik ve sessizce sahip çıktık.. Hiç reklâm etmedik.
Koyu CHP’li olan başkan yardımcılarım rahmetli sevgili Cihat Erdal ve kulakları çınlasın Tuncay Sezer her ikisi de bana; “Başkanım benim gördüğüm en gerçek sosyal demokrat sizsiniz. Neden ANAP’tasınız, sosyal demokrat bir parti olan CHP’den aday olun yüzde 99 seçimi açık farkla alırsınız” dediler.
Bende, “Ben siyasete girerken 1993 yılında tüm partileri inceledim. Önce CHP’yi inceledim. CHP’de hiç sosyal demokrasiyi ve insan sevgisini doğru düzgün anlamış kimseye rastlamadım. Ama, bol bol FIRSATÇI, küçük hesapçı, yatırım ve sermaye düşmanı gördüm. Sermaye olmadan hizmet ve yatırım olmuyor. Hizmet olmayınca Sosyal Demokratlıkta olmuyor” dedim...
Şimdi diyeceksiniz ki; “2004’te neden CHP’den aday oldun?”
Evet beni Deniz Baykal bizzat davet etti. Özlem Çerçioğlu aradı “birlikte gidelim” dedi.
Ben, Deniz Baykal’a, 1993’teki araştırmamı ve başkan yardımcılarıma söylediklerimi söyledim.
O da bana, “Ama şimdi ANAP yok. Madem öyle düşünüyorsun gel, CHP’nin içinde ilk sosyal demokrat sen ol bize de öğret görelim” dedi.
Bende, bu tevazu karşısında aday oldum. Özlem Çerçioğlu bu konuşmaya tanıktır.
Adaylığım açıklanır açıklanmaz. Özlem hanım hariç, CHP’li üç vekil karşı çıktılar. İl Başkanı rahmetli Tunç Aytur istifa ederek karşıma DSP’den efsane başhekim Sema Pişkinsüt’ü aday çıkardı. İlçe Başkanı Cem Cemil Öztürk istifa edip ilçeyi kapattı.
Kimse gerçek bir sosyal demokrata oy vermedi. CHP’lilerin yarısından fazlası sandığa dahi gitmedi. Gidenlerin bir kısmı ise İşçi Partisi vb. yerlere oy verdi, ben de şahsi oylarımla kaldım ve seçimi kaybettik.
ATA’MIN PARTİSİ İŞGAL ALTINDA..
İşte böyle.. Ata’mın Partisi işgal altında. Proje ve strateji üretemiyor, laf üretiyor. İstikrarsız biçimde karşıtlık üretiyor. Hala yatırıma, sermayeye karşıtlığı sürdürüyor. Solculuk iddiası ile solun evrensel içeriğini bile çarpıtarak ucube bir görüş zincirini ideoloji zannediyor. Atatürk’ü bile bu anlamda solcu etmeye çalışıyor. Yan gelip yatıp popülizm ile, boş lafla halkı ikna ederek iktidar düşmanlığı yaratalım derken ülkeye zarar veren, ihanete varan ittifakların içine giriyor. Sonra da ‘Bu halk bize neden oy vermiyor’ diye yakınıyor...”
AKSU: ÇETE YAPILANMASI HEP AYNIDIR
Aksu günümüz Aydın Büyükşehir Belediyesi’ni ima ederek siyasi arenada tartışılacak bir başka görüşünü daha ortaya attı.
Aksu’nun, "ÇETE yapılanması hep aynıdır. Çete reisi, elemenları kullan at tekniği uygular. Atılanlara suç yüklemek alışkanlıktır. Parsa ve hasılatın çok azını ÇETE reisi yer, kalanı TETİKÇİLERE GİDER. Tetikçiler sık sık değişir. Değişmeyen tek şey vardır; ÇETENİN hiç bir TETİKÇİYE hayrı olmaz, bir noktadan sonra EMAN çöplüğüne atılıp, üzeri çiğnenir. Kalıcı olan toplumdur, devlettir. ÇETELER ve REİSLERİ sonunda CEZASINI BULUR" şeklindeki düşüncesi ve görüşü Aydın'da kimin ÇETE REİSİ; kimlerin TETİKÇİ olduğunu hatta DÖNME TROL olduğunu belirtmiş olmuyor mu?
SORUMLU BELEDİYE BAŞKANIDIR
Son günlerde Aydın BŞB’nin yargıda olan usulsüz ihaleleri için “Özlem Çerçioğlu’na bir şey olmaz” diyenlere ise ders niteliğinde sözlerle gönderme yaptı. Aksu, belediyeciğiliğin "çocuk oyuncağı" bir iş olmadığına dikkat çekip şunları söyledi:
"İhalenin onayını kim imzalarsa imzalasın, onay merci belediye başkanıdır. Sonuçlarından ve içeriğinden sorumludur. Başkan belediyedeki her YOLSUZLUĞUN, HIRSIZLIĞIN, YANLIŞIN, KÜFÜRÜN, HAKARETİN, REZİLLİĞİN SORUMLUSUDUR. BUNDAN YASA ÖNÜNDE KURTULAMAZ…”
Aksu bu sözleri ile, Aydın'ın içinde bulunduğu durumun fotoğrafını çekerek değerlendirmiş oluyor.
Burada ilginç olan fotoğrafın içindeki; “ÇETE REİSİ, TETİKÇİLER, YALAKALAR, RÜŞVETÇİLER, HIRSIZLAR, NAMUSUSUZLAR, BAŞ TROLLER” kabak gibi de belli olmuyor mu?
Devlet hafızası unutmaz, her şeyi kayıt altına alır. Vakti zamanı geldiğinde hesabı da görür…