Cemaat’in “Paralel yapısı” Didim AK Parti Teşkilatı’nı karıştırdı. “Paralel yapının” önünü kesmek için AK Parti İlçe Başkanı Hilmi Erbaş başta olmak üzere tüm parti kademeleri belde teşkilatları ile birlikte toptan istifa etti.
YALÇIN YILDIRIM / DİDİM
Didim’de AK Parti Teşkilatı ile “Cemaat” çatıştı. Hilmi Erbaş, ilçe yönetim kademelerinin topluca istifa ettiğini duyururken, AK Parti’yi Didim’de “paralel yapının” eline teslim etmeyeceklerini söyledi.
AK Parti Parti Didim İlçe Yönetimi topluca istifa etti. Hilmi Erbaş istifa nedenlerini açıklarken “AK Parti Didim Belediye Başkan Adayı Ufuk Döver’e kefil değiliz!” dedi. AK Parti Didim Belediye Başkan adayı Ufuk Döver’in teşkilattan bağımsız “cemaatin” yönlendirmesi ile hareket ettiğine vurgu yapan Erbaş, “Ufuk Döver’e kefil değiliz ancak partimizin arkasındayız. Didim’i 3,5 Pensilvanya bebesine teslim etmeyeceğiz” diye konuştu.
AK Parti Didim İlçe Teşkilatındaki “Cemaat” çatlağı istifa ile sonuçlandı. AK Parti Didim İlçe Başkanı Hilmi Erbaş, İlçe yönetim kurulunun istifa ettiğini açıklarken, İlçe Kadın Kolları, Akbük ve Akyeniköy Belde Yönetimlerinin yedek üyeleri ile birlikte topluca istifa ettiğini duyurdu.
Basın açıklamasına ilçe başkanlığı sürecini anlatarak başlayan Hilmi Erbaş, “İstifa dilekçemi arz ettim. Yönetim kurulundaki arkadaşlarımızdan, belde yönetim kurulundaki arkadaşlarımızdan, Kadın kolları yönetimi de istifalarını arz ettiler. Neden böyle oldu: 20 ay önce hepinizin malumu bir kongreler süreciyle göreve geldik. O kongreler sürecinde çok talihsiz ve üzücü hadiseler yaşadık. Aydın'da en büyük 1300 kişilik üye katılımıyla bir delege seçimi yaptık. Delege seçimlerini bir takım bahanelerle bir takım gerekçelerle, iftiralarla iptal ettirdiler. Arkasından yönetim kurulunu görevden aldılar, yeni bir yönetim atadılar. Yeni bir delege tespiti yapıldı. 24 saat kala girdiğimiz kongreyi tekrar arkadaşlarımızla beraber kazandık. O kongreyi de iptal ettirdiler. Arkasından Genel Merkezimizin teveccühü ile görevlendirildik ve 17 Haziran tarihinde kongre gerçekleşti. 370 delegenin oyuyla görevlendirildik ve 20 Haziran'da mazbatamızı alarak görevimize başladık. 20 Haziran 2012'den bu yana AK Parti teşkilatı olarak gece gündüz durmadan çalıştık mücadele ettik. Ciddi çalışmalar yaptık. Öncelikle binamızı buraya taşıdık. Kadın Kollarımızı tekrar şekillendirdik. Yönetimimizle beraber belde yönetimlerimizi tekrar görevlendirmek suretiyle bir çalışmanın içerisine girdik. Niçin girdik? Didim'deki yönetimden memnun değildik. Önümüzdeki yerel seçimlerde ‘Didim'in bir değişime, AK Parti belediyeciliğine ihtiyacı var’ sloganıyla yola çıktık. O gün bugünde çizgimizden hiç sapmadan, bütün arkadaşlarımızla ciddi bir mücadele verdik. Yönetim kurulu arkadaşlarımızdan hanım kardeşlerimize, hanım kardeşlerimizden belde teşkilatlarımıza kadar üyelerimize kadar bu çalışmada katkı sunan destek olan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Allah onların hepsinden razı olsun” dedi.
“UFUK DÖVER’E KEFİL DEĞİLİM”
Hilmi Erbaş istifa nedenlerini açıklarken şunları söyledi:
“Bugün geldiğimiz noktada bir istifa ile karşı karşıya kaldık. Bu istifa da, siyaset mekanizmasının içerisinde tıkanmış yolu açmak için yapılan bir işlemdir. Evet, adayımızın tespiti, adaylık süreci, meclis üyelerinin müracaatı, tespiti süreci bunlar son derece nezih bir şekilde olurken maalesef adayımız açıklandıktan sonra, son 1 ayda yaşadıklarımız bizi bu noktaya getirdi ve bugün gururla, onurla taşıdığımız bu görevden istifa etmek durumunda kaldık. Bunun gerekçelerini tüm kamuoyunun elbette ki bilmeye ihtiyacı var. Burada kimseye hakaret edecek değiliz. Buradan kimseyi incitecek değiliz. Biz incitsek de hiç kimseyi incitmeyiz. Evet incindik, evet kırıldık. Tek ben değil bütün arkadaşlarımız, bütün emek çekenler maalesef kırıldılar. Ne oldu da kırıldık? Bütün teşkilat gece gündüz çalışırken, bir aday adayı ki aday adaylığı sürecinde, atanması sürecinde şahsımın onayı da vardır bunu da açık yüreklilikle ifade edeyim. Ama ben insanların düzelebileceğini, hatadan dönüleceğini, affedici olabileceğini, yapılan yanlışları tamir edebileceklerini zannediyordum. Öyle düşünüyordum. Onu bekliyordum. Ama arkadaşlar yanılmışım. Evet yanılmışım, bu anlamda hepinizden özür diliyorum. Hepiniz bu anlamda hakkınızı helal edin. Tüm Didim’e karşı hak ettiğimiz gayret göstermiş, çaba sarf etmiş bu teşkilatın yükünü çekmiş başından beri mücadele eden insanlar içerisinde birinin aday olmayıp da adeta zembille yukarıdan aşağıya gelen ve partide bir günlük emeği bile olmayan birini aday olarak koyduğum için hepinizden özür diliyorum. Peki neden devam edemedik arkadaşlar? Sebebi de şu arkadaşlar: Gördük ki, yaşadıklarımız bize öyle bir süreç hatırlattı ki bundan sonrası tufan, bundan sonrası daha kötü. Daha kötüye gidecek bir Didim için şahsen arkasında duramayacak noktaya geldiğimiz bir adayın peşinden toplumu sürükleyemezdik. Bu vebali alamazdık. Bunu il başkanlığımıza anlattık. Milletvekillerimize anlattık. Genel merkezimize anlattık. Siyasi nezaket içerisinde parti hiyerarşisi içerisinde bunları anlattık. Evet, Didim Belediye Başkan Adayı Ufuk Döver’e kefil değilim. Arkadaşlarımız kefil değiller. Teşkilatımız kefil değiller. Bu sebeple bugün ilçe yönetim kurulu olarak, yönetim kurulundaki unsurlar olarak istifa ettik. Bir çatışmanın, bir görüş ayrılığının, bir fikir ayrılığının olduğu adayla teşkilatın anlaşmazlığa düştüğü bir noktada eğer aday değişmiyorsa, eğer sorun çözülemiyorsa yapacak başka hiç bir şey kalmamıştır. Aksi halde partimizin kendisi bu işten daha büyük zararlar görürdü. Tıkanmanın olduğu yerde istifa onurlu bir müessesedir ve biz sadece partimizin yöneticiliklerinden istifa ediyoruz. Hiç kimse partinin üyeliğinden istifa etmiş değil. Böyle bir niyetimiz de yok. Yaptığımız şey biz bu arkadaşa kefil değiliz. Bu arkadaşımızın süreç yönetim şekli, olayları idare etme şekli, meselelere bakış açısı bizi son derece sükût-u hayale uğrattı. Kongre sürecinde yarıştık. Değerli arkadaşımız ile yarıştık. Belediye başkanı adayı olan arkadaşımız da hem delege seçiminde hem kongrede karşı tarafta yer aldı. Biz ona rağmen bütün arkadaşları bir araya getirmek suretiyle içlerinden birisinin aday olması suretiyle, aday olma noktasında herhangi bir girişimde bulunmamakla arkadaşlarımızdan birinin öne çıkmasına zemin hazırladık, fırsat hazırladık. Ama gördük ki değerli arkadaşlar, buradaki emeği ayaklar altına alan, buradaki emeğe saygı duymayan, teşkilatın görüşlerine saygı duymayan ve tek başına ‘Ben yaparım hem de güzel yaparım, listeyi de ben yaparım, adımlarımı kendim atarım’ diyen bir adayla karşı karşıya kaldık. Yarın seçim kuruluna listelerimiz verilecek. Ben ilçe başkanı olarak listeyi bilmiyorum. Benim haberim yok arkadaşlar. Bu teşkilat mensuplarının haberi yok arkadaşlar. Aday adayı kendisi, bir takım arkadaşlarıyla değerlendirme yapıp liste hazırlıyorlar. Allah selamet versin. Millet bunu elbette ki değerlendirecek. Ama arkadaşlar bu listenin hazırlanmasında teşkilatın devrede olması gerekmez miydi? Burada emek çekenlerin devrede olması gerekmez miydi? Benim bildiğim teşkilatçılık bunu gerektirir. AK Parti’de zaten Türkiye’de her yerde bu süreci böyle yönetiyor. Ama biz arkadaşlarımızla bu süreci yönetemedik. Bu süreç boyunca çok acı olaylar yaşadık. Meclis listesinin oluşumu noktasında görüşmelerimiz oldu. En sonunda il başkanımızın öncülüğünde bir çalışma yaptık. Altına mutabakatla imzaladık ‘Didim belediye meclis üyeleri listesi budur’ diye belediye başkan adayımız, il başkanımız, komisyon ve ben Çarşamba günü akşamı altına imza attık. Ne oldu biliyor musunuz? Oradan ayrıldık. Ben ayrı ayrıldım, aday arkadaşımız ayrı ayrıldı. Hemen Didim’e geldiler bir toplantı yaptılar. Bizim teşkilat mensupları arkadaşlarımızdan da, teşkilat başkanından da bir şekilde seçim işleri başkanımızın da oraya çay içmek için davet ettiler. Arkasından şunu söylediler: ‘Biz Aydın’da il başkanının ve ilçe başkanının hazırladığı ve beraber imza attığımız listeyle seçime gitmiyoruz. Biz kendi hazırlayacağımız listeyle seçimlere gideceğiz. Eğer yarın Ankara’da bu listemiz genel merkez tarafından kabul edilmezse adaylıktan çekileceğiz.’ Değerli arkadaşlar, başkası ne düşünür bilmem ama Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin ilçe başkanı olarak açık yürekli bir şekilde il başkanımıza da milletvekillerimize de, genel merkezimize de şunu ifade ettim. Herkesin düşüncesi kendisini bağlar ama ben burada Başbakanın temsilcisi olarak şunu söyledim. Hiçbir aday AK Parti Teşkilatını ve AK Parti iktidarını tehdit edemez. Tehdit ederse bunun karşılığını görür. Peki, siz nasıl olur da Türkiye’de % 50 oy almış bir partiyi tehdit edebilirsiniz? Siz nasıl olur da bir partiye şantaj kurabilirsiniz? Talimatı başka yerden alıyorsanız, eğer talimatı Pensilvanya’dan alıyorsanız o zaman tuzak kurarsınız. Ağabeylerinin kurduğu gibi tuzak kurarsınız.”
“DİDİM’İ 3,5 PENSİLVANYA BEBESİNE TESLİM ETMEYECEĞİZ”
Parti Didim İlçe Başkanı Hilmi Erbaş, Ufuk Döver’in yanındaki bazı kişilere "3,5 Pensilvanya bebesi" şeklinde yüklenerek şunları söyledi:
“Evet, 17 Aralık Türkiye için önemli bir milat. Önce şunu ifade edeyim. Kim olursa olsun yanlışı kim yaparsa yapsın önce Allah cezalarını versin. Kim yapmışsa, kim yapıyorsa… Kimin ne yaptığını bilemeyiz. Hukuk karşısında herkes cezasını verir ama 17 Aralık sürecinde gördük ki biz Türkiye’de bir cemaatin, Gülen Cemaati’nin basın yayın organlarıyla, değişik unsurlarla, twitter ve facebook ile Türkiye’de ülkenin Başbakanına yapılmadık hakaret bırakmadıklarını gördük. Ülkenin Başbakanı’na, Sayın Genel Başkana yapmadık hakaret bırakmadılar. Bu ülkede mit kamyonlarını durdurup tuzak kurdular. Sayın Başbakanın Allah korusun ölümü için dua ettiler. Yetmedi beddua ettiler. Yetmedi sistemi tıkadılar ve sonuçta geldiler bugün de Didim’de sistemi tıkıyorlar. Açık yüreklilikle söylüyorum. Didim’i 3.5 Pensilvanya bebesine teslim etmeyeceğiz. Ülke komplo ile karşı karşıya kalırken biz bunları arz ettik. Dikkate alırlar, almazlar. Orada karar öyledir böyledir. Ona saygımız var ama bizim burada AK Parti’nin yanındaki duruşumuza devam ediyoruz. Ama Ufuk Beye kefil değiliz arkadaşlar. AK Parti’liyiz, vazgeçmiyoruz ama bu cemaate de teslim etmiyoruz. Yapılmadık hakaret bırakmayacaksınız, teşkilatı yok sayacaksınız, kendi aranızda kendi arkadaşlarınızla bir liste yapacaksınız ve bunu teşkilata dayatacaksınız. Sonra da bu teşkilatın bunu kabul etmesini bekleyeceksiniz. Didim’de onurlu, bilinçli, siyaseti bilen, gururu olan bir teşkilat var. Böyle dayatmaları asla kabul etmez. Kabul etmediğimiz için de istifa ediyoruz. Bu süreç boyunca, bundan sonraki süreç boyunca dilimin döndüğü kadar arkadaşlarımla beraber bütün Didim’de bu süreci anlatacağız. Herkesin nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü, herkesin nasıl istismar edildiğini, herkesin bir perde arkasından nasıl yönetildiğini, Didim’in çekilmek istenen tuzağını anlatacağız.. Kongrede yaşadık. O zat-ı muhteremlerden bazıları partinin en üst kademesine gitmişler Allah selamet versin kongrede yenemiyorlar ya delege seçimi yapıyorlar yenemiyorlar, bir daha yapıyorlar yenemiyorlar çare kalmadı, bizim için ‘Bir sayın vekilimiz biliyor, yanımızda bir arkadaşımız var biliyor, Partinin en üstündeki insanlar biliyor.’ Bu adam ilçe başkanı olmamalı afedersiniz kürtçülük yapıyor, demişler. Edepsizliğin bu kadarı. Hayasızlığın bu kadarı. Şimdi o arkadaşlar isim vermiyorum herkes kendini biliyor, şimdi A takımındalar. Şimdi arkadaşlar bu soruyu bana soranlara çok yetkili kişilere ben şöyle cevap verdim: Birincisi ben Malatya Hekimhanlıyım. Bir Türkmenim. Kürt değilim ama olabilirdim de. Hiç kimseyi mensubiyetinden, cinsiyetinden, ırkından, etnik yapısından dolayı ayıplayamayız. Sayın Başbakanı eğer anlasalardı zaten bunları konuşmazlardı. Şimdi bu ırkçı kafalar var ya işte şimdi o takımın içindeler. Şimdi bu ırkçı kafalılardan bu memlekete hayır gelir mi? Türk olmuş, Kürt olmuş, Çerkez olmuş, Arap olmuş ne fark edecek? Biz bunu sorgulayabilir miyiz? Bizim haddimize mi? Bu dar kafalılar işte şimdi bu memleketi yöneteceklermiş. Ben ancak buna gülerim.”
“ANKARA’DA YAŞANANLAR”
“Bu süreç içerisinde hakikaten yorulduk” diyen Hilmi Erbaş, ailesinden ve işinden ayrı kalarak bu süreci yönelttiğini hatırlatarak; Ankara’da yaşananları da partililere aktardı.
Erbaş, destek sloganları eşliğinde konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Zor bir görev yönetiyoruz. Ailemizden eşimizden çocuklarımızdan fedakarlık yaparak bu görevi yapıyoruz. Ve ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar. Bu mutabık kaldığımız liste var ya ertesi gün Ankara'ya gittik. Genel Başkan Yardımcımız odasına girdik. Hepimiz bir masanın etrafından oturduk. Listeler üzerindeki konuları arz ettikten sonra dedi ki ‘Ben bu listelerle seçime girmek istemiyorum.’ Genel Başkan yardımcımızın yanında döndü bana ‘Bu İlçe Başkanı var ya, bu ilçe başkanımızın bir tane amcaoğlu vardı Ticaret Odasında çalışıyordu, bende Ticaret Odası başkanlığı yaptım 2 dönem. Bir tane de enişteleri vardı. Şimdi ben usulsüzlükte bunları işten attım, dava açtım. Şimdi bu İlçe başkanı arkadaş var ya; dnun için benim listeme müdahale ediyor’ dedi. Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın dedim içimden; vicdansızca merhametsizce insanları işten attınız; önemli değil yargılanacaklar göreceğiz. Ben şunu söyledim bu suali soranlara; Dedim ki ben bir tek kişi için söyleyebilirim benim amca çocuğum ismi Ata Erbaş herkes tanıyor. Maden mühendisi. Didim'de ticaret erbabı olup da tanımayan yok. İddia edilen şey şu: Birisi 180 TL harç eksiği almış 10 yılda, bir tanesi de 2 bin TL tahsilat eksikliği. Eksik tahsilatta bulunmuş, vatandaşın işini görmüşler, yarın parasını getir demişler getirmemişler. Bu soruyu soranlara dedim ki, Didim’de 5 tane parayla mülkle münasebeti olmayan düzgün isim yazın deseniz bu beşin içine amcaoğlumu yazarım, Ufuk bey'i yazmam dedim. Açık yüreklilikle söylüyorum, eksiğimiz vardır, kusurumuz vardır, hatamız olmuştur ama o çocuklar öyle çocuklar. Siyaset uğruna, kongre mücadelesi uğruna onları harcadılar ve o salonda konumuz bu mu? Benim ailemler. Kendi ailemin fertleriyle hakaret ederek noktaladılar arkadaşlar. Genel Başkan yardımcımız fark etti durumumu Hilmi Bey sen ağlayacaksın dedi ve ben ağlamaya başladım toplantıyı terk ettim. Elinizi vicdanınıza koyun! Bu nasıl merhamet? Peki bir belediye başkanı arıyoruz, şehri-emin arıyoruz, adil bir adam arıyoruz. Böyle bir adam adil olabilir mi? Merhametli olabilir mi? Vicdanlı, insaflı olabilir mi? Ben Allah’a havale ettim. Göreceğiz yakında; Biz partimizin yanındayız. Göreceksiniz yanında olduğumuzu. Büyük şehir seçimlerinde yanında olduğumuzu göreceksiniz ama Ufuk Beye kefil değiliz. Kefil değiliz. Ne anlıyorsanız onu anlayın yanında değiliz. Hakkınız helal edin; günün birinde kader bizi belki başka yerde karşılaştırır. Her şey siyaset değil, ilişkilerimiz münasebetlerimiz devam edecek.”
Erbaş’ın, konuşmasının ardından bazı partililer AK Parti’den istifa ettiklerini açıklayıp, istifa dilekçelerini sundular. Partililer Belediye Başkan Adayı Ufuk Döver'e büyük tepki gösterirken, "Adaylığı kabul edildikten sonra birlik beraberlik içinde çalışacağını söyleyen Ufuk Döver de gelsin burada kendini anlatsın" dediler.