Şöyle ki;
Sıkça vurguladığım gibi Hakan Olkaç, zincirleme görevi kötüye kullanmak suçundan iki kez, iki ayrı mahkemeden birer yıl üzeri (Bir yıl onbeş gün) ceza almıştır. Bu cezalar da ilgili üst mahkemelerce kesinleşmiştir.
Peki bu cezalar şu anda deyim olarak yürürlükten kaldırılmış “Yüz kızartıcı suçlar” kapsamında mı değerlendirilmektedir?
Hakan Olkaç'ın ceza aldığı fiilleri kapsayan “Yüz kızartıcı suçlar” deyimi yerine ne getirilmiştir? Artık “yüz kızartıcı suç” yerine, “Memuriyete engel suçlar” tanımı kullanılmaktadır.
Hakan Olkaç'ın görevi kötüye kullanma suçu, eski deyimle “yüz kızartıcı suçlar” kapsamındadır. Memuriyete engel suçlar denilmesi, sadece suçun güncel tanımlarıdır. “Yüz Kızartıcı Suçlar” (Memuriyete engel suçlar) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre memuriyete girişe, İş Kanununa göre işe alımlara engeldir. Devam eden iş akdinin yani memuriyetin tazminatsız olarak son verilmesine dayanak yaratan suç tipleridir.
“Yüz Kızzartıcı Suç” (Memuriyete engel suç) tipleri, özel kanunlara göre şu şekilde sıralanabilir:
Hırsızlık suçu (TCK Madde 141)
Dolandırıcılık suçu ((TCK Madde 157)
Güveni Kötüye Kullanma suçu (TCK Madde 155)
Görevi Kötüye Kullanma suçu (TCK Madde 257)
Rüşvet suçu (TCK Madde 252)
İrtikap suçu (TCK Madde 250)
Mühürde Sahtecilik suçu (TCK Madde 141) şeklinde devam eder.
Görüldüğü gibi kanunda yüz kızartıcı suçlar yerine artık memuriyete engel suçlar deyiminin kullanılması, suç fiili olarak görevi kötüye kullanmanın yüz kızartıcı suçlardan olduğu ve memuriyete giriş yanında devamı konusunda engel suçlar arasında yer aldığı, bu kapsamda gerçekleşen suçu oluşturan maddi unsurlar nedeniyle bu görevde kalınamayacağının ispatıdır.
Ayrıca memuriyeti sırasında kasten, iki kez görevi zincirleme kötüye kullanmaktan mahkemelerden bir yıl veya üzeri ceza alan veya hapis cezası süresine bakılmaksızın affa uğramış olsalar dahi, 657 sayılı devlet memurları yasasının 48.’nci maddesindeki sayılı suçlardan mahkum olan memur, memuriyetini kaybeder hükmüne rağmen ilgili idarece (Aydın BŞB) Hakan Olkaç hakkında adli ya da idari bir işlem yapılmamıştır.
Bu nedenle Hakan Olkaç hakkındaki bu suç fiilleri ve cezaları ortadayken yapılan bu atamadan, “Yanlış hesap Bağdat'tan döner” atasözünde olduğu gibi, ilgili yasalar gereği geri dönüleceği kanaatindeyim.
İkinci konumuz olan, “Hiliafi hakikat” yani gerçeğe aykırı belge düzenleme-evrakta sahtecilik suçu hakkında, 6245 sayılı harcırah kanununu 60.’ncı maddesinden bahsedeceğim.
Hilafi hakikat beyanneme veren diğer tanımıyla gerçek dışı/gerçeğe aykırı yalan beyanda bulunan memur, memuriyetten ihraç edilir. Ve içerdiği suç kapsamı da, Ağır Cezai müeyyidelere tabidir.
Bu suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204.’ncü maddesinde yer alan, “Resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturmaktadır.
Bu suçu işleyen memur görevde kalabilir mi?
Maalesef, “Tabi ki hayır” dediğinizi duyar gibiyim.
Bu memur hala görevde ve üst düzey bürokrat.
Kimden bahsetteiğimi az çok anlamışsınızdır.
Gelecek günlerde tüm belge ve bilgileriyle Resmi Belgede Sahtecilik suçunu işleyen memuru adı ve ünvanıyla birlikte, açık bir şekilde ve olayın tüm teferruatlarıyla yazacağım.